Merhaba,
Bundan sonra burada ayda iki kez sizlerle bir arada olmaya çalışacağım. Sizlerle bildiklerimi, öğrendiklerimi ve ilginç bulduklarımı paylaşacağım. Umarım faydalı olur. Tabii bunları yazarken de ben de tekrar etmiş olacağım bu bildiklerimi ve öğrendiklerimi.
Sizlerle “Strateji ve Yönetim” konuları üzerinde sohbet ediyor olacağım. Sohbet diyorum, çünkü aklınıza yatmayan ya da ilginizi çeken her konuda da soru, yorum ve görüşlerinizi de bekliyorum.
12 yaşımda voleybol oynayarak başlayan yarı profesyonel yaşantım, daha sonra üniversite yıllarında işletmecisi olduğum bir yüzer restoranla tam profesyonele geçtiyse de, asıl profesyonel yaşantım askerlik görevim sonrasında, 21 yıl önce başladı ve bunun 20 yılı Perakende sektöründe… Ama bu yarı ve tam profesyonel yaşamın her anında “Strateji ve Yönetim” hiçbir zaman eksik olmadı.
Bazen antrenörümün, büyüklerimin, firma sahiplerinin ve yöneticilerimin çizdiği stratejiyi uygulamak ve yönetilmek durumundaydım, bazen de stratejiyi çizen ve yöneten oldum. Bugün bile hala bu hibrid yapım devam ediyor ama strateji çizen ve yöneten konumum daha ağır basıyor.
Fakat şuna tüm kalbimle inanıyorum ki, profesyonel yaşamın hangi evresinde olursak olalım, gerek ilk yıllarımızda, gerekse yöneticilik dönemimizde, her hâlükârda bir strateji oluşturmamız gerekiyor. İlk yıllarımızda oluşturacağımız strateji kendimizle ilgili olmalı, yani hedeflerimiz olmalı ve o hedeflere o anki bilgimizle nasıl daha iyi ulaşacağımızın yollarını araştırmalıyız. Kendimize rol modeller alarak, çok okuyarak, tecrübelilere danışarak kendi stratejimizi, kendi hedeflerimizi oluşturmalıyız. Aksi takdirde farklı yönlerden gelen rüzgârlara kapılarak, istediğimiz yöne gidemez ya da zaman kaybedebiliriz. Montaigne’ in dediği gibi : “Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgâr yardım etmez”…
Zamanla deneyimimiz arttıkça, bir departmanı ya da bir grubu yönetmeye başladıkça, o grubun hedeflerini ve o hedeflere ulaşmak için gereken stratejileri belirlemeye başlarız. Elbette, şirketin stratejisi veya üstümüzdeki daha büyük grupların da stratejileri vardır ve bizimki de onlarla uyumlu olmalıdır ama her yöneticinin az da olsa kendi bölümüyle ilgili strateji belirlemesi gerekir. Her departman, departmana özgü farklı hedeflere farklı stratejilerle ulaşır. Şirketin ana stratejisi belli olmakla beraber, Satış departmanının ve Pazarlama departmanının da kendilerine özgü stratejileri olabilir, ana şirket stratejisiyle paralel olmak kaydıyla…
Ve tabii Yönetim konuşacağız, tartışacağız bu köşede sizlerle birlikte. Kendini yönetmek, ekip yönetmek ve yöneticimizi yönetmek. Çok kolay değil, hepsinin farklı dinamikleri var, farklı zamanlarda farklı stilleri var ama çok da gözümüzde büyütmeyelim. Bana göre hedef birliği, empati, çalışkan olmak, örnek olmak, 360 derece öğrenmek, yani ekibinden bile bir şeyler öğrenmek ve bunlara benzer ve zamanla burada sizlerle paylaşacağım bazı kişisel özellikler küçük bir departmanı ya da kocaman bir şirketi doğru bir şekilde yönetmek için yeterli olacaktır. Size inanan, güvenen ve sizin de inanıp güvendiğiniz bir ekibe sahipseniz aşamayacağınız çok az engel olacaktır.
Yani doğru bir strateji ve iyi bir yönetim, sizi ve ekibinizi çok daha yukarılara taşıyacaktır.
Çok yakında tekrar görüşmek üzere…