Beğendiğim bir hikaye:
Vücutta organlar toplantı yapmışlar, vücudu kimin yöneteceğine karar verecekler.
Akciğer, karaciğer, dalak, böbrek, kaslar vücudu yönetmek konusunda istekli olmamışlar. “Evet biz de önemliyiz ama bizler destek organlarıyız, asıl iş kalp ve beyinde” demişler.
Kalp de, “evet ben çok önemliyim ama hepimizin sinir uçları beyne gidiyor, hem de en akıllımız o, ben de beynin yönetmesini tercih ederim. Ben de sık sık kendisine destek olacağım” demiş.
Beyin de vücudu en iyi şekilde, akıl ve mantıkla, diğer organlardan da destek alarak doğru şekilde yöneteceğine inanıyormuş zaten.
Bu sırada aniden popo seslenmiş: “Heyyy bi dakika, en önemli organ benim, yönetim bende olmalı” demiş…
Tüm organlar buna kahkalarla gülmüşler, “senin görevini hepimiz biliyoruz, sen ortalığı temiz tut yeter” demişler.
Popo buna çok bozulmuş ve “görürsünüz siz” diyerek toplantıdan ayrılmış. Ve köşesine çekilerek kendisini kasmaya ve çalışmamaya başlamış.
Bunun üzerine birkaç saat sonra tüm organlar sıkışmaya ve boğulmaya, işlevlerini yerine getirememeye başlamışlar, her tarafı zehir kaplamış. Popo ile konuşmaya, uzlaşmaya çalışıyorlarmış ama popo onlarla görüşmüyormuş bile…
Bunun üzerine, başka çare kalmayınca, kendisinin lider olduğunu, vücudu bundan sonra kendisinin yöneteceğini söylemişler. Popo da bunu duyduktan sonra tekrar çalışmaya başlamış ve vücut rahata ermiş.
Ama bundan sonra da, işine gelmeyen, ya da istemediği bir konu olduğunda hep aynı yönteme başvurmuş, sistemi kitleyip ortama zehir saçıyormuş…
Sözün özü, şirketlerinizi sadece sorun çıkardığı için, sistemi kilitlediği için tutmak zorunda olduğunuz kişilerle değil, gerçekten çözüm bulan, sadece kendi çıkarları için değil, şirketin tamamı için mücadele eden kişilerle yönetin…
Sizin şirketinizde de böyle profiller vardır değil mi?…